8 Ağustos 2011 Pazartesi

Komünizm ve Sosyalizm Arasındaki Farklar

Karl Marx
Komünizm ve Sosyalizm bildiğimiz üzere birer siyasal ideoloji tanımıdır. Peki, bu iki kavram tam olarak nedir ve birbirinden farkları var mıdır? Yoksa ikisi de aynı anlama mı gelmektedir? Pek çok kişinin cevabını bilmediği bu soruları sorgulamaya başlıyoruz bu yazıda. Her ne kadar ülkemizde ikisi de aynı kabul edilse de dünyaya baktığımızda özellikle bazı ülkelerde bu iki görüş arasında büyük farklar vardır. Hatta öyledir ki ülkemizdeki laikler – muhafazakârlar arasındaki gibi büyük tartışmalar vardır ve birbiriyle koalisyona dahi girmeyebilirler.

Hemen başlayalım o zaman. Marx’ın tanımına göre –Karl Marx’ı tanımayan yoktur herhalde– komünizm birisi alt evre diğeri de üst evre olmak üzere iki evreden oluşur. Üst evre en uç evredir ve komünizm günümüzde buna denmektedir. Alt evre ise daha ılımlı olan sosyalizmdir. Yani aslında sosyalizm, komünizme geçiş süresidir diyebiliriz. Sosyalist olanlar o durumun korunmasını istediklerinden komünist olamazlar ancak Marx’a bakarsak komünistler, sosyalist olmak zorundadırlar. Çünkü komünizme ulaşmak, özellikle Marx’ı benimseyenlere göre sosyalizmden geçişle mümkündür.

Sosyalizm demek üretimin, gücün ve devletin halkın elinde olması demektir. Özellikle de emekçi işçi sınıfının. Devlet sosyalizmde vardır. Ancak komünizmde devlet ve sınıf kavramı yoktur. Kabaca böyle tanımlamalar yapılabilir. Sosyalizme baktığımızda emeğinize göre para kazanırsınız. Üretimi daha planlı, israfsız ve gerçekçidir. Ne gerekli ise ona göre üretim yapılır. Aynı emeği verenler aynı maaşı alırlar. Aynı işi yapanlar arasında bir uçurum vardır. Ayrıca da iş saatleri daha insancıldır ve rahattır. Komünizme ulaşıldığında üretim o kadar yeterli olacaktır ki komünizmde çalışmak zorunluluktan çıkıp zevke dönüşür. İhtiyaçlarınıza göre çalışmak diye bir kavram ortaya çıkacaktır. Emeğiyle tüm ihtiyaçlarınızı karşılayabilecek bir duruma geleceklerdir insanlar. Ayrıca bu iki ideolojide de insanların refaha ulaşması hedeftedir.

Kısaca baktığımızda sosyalizmden bir üst basamakta komünizm vardır. Sosyalizmde devlet kavramı vardır ve devlet üretici güçlerin yani işçilerin elindedir. Komünizmde ise devlet ve sınıf kavramı tamamen yoktur. Sosyalizmde “eşit iş, eşit para” ilkesi varken komünizmde “ihtiyacına göre iş” ilkesi vardır. Bu dönemlerde üretimde bolluk artar, bürokrasi yok olur, üretim planlıdır, üretimde israf yoktur. Bu bolluk sayesinde zaten insanlar sadece ihtiyaçları için komünizme göre zevk için çalışırlar, emek harcarlar. Buradaki zevk, ihtiyaç demektir. Marx’a göre sosyalizmden komünizme geçerken bunların hepsi artarak devam eder.

Sınıf farkının kalkması için temsili bir resim.
Ayrıca bu sistemlerde silah yoktur, asker yoktur, polis yoktur. İnsanlar bu eşitlik ve ihtiyaç duygusu nedeniyle bencilliklerinden uzaklaşırlar. Kapitalizme yani bencilliğe boyun eğmezler. Zaten asıl soru da buradan çıkmaktadır. Gerçekten de insanlık bencilliğinden ayrılabilecek mi? Bu ideolojiye sahip olanlar bin yıllar da sürse, ideolojilerinin gelmesini bekleyeceklerdir. Zaten teorileri de bu yöndedir. Bu sürecin bin yıllarca süreceğini düşünüyorlar.

Bugüne kadar onlarca bu ideolojileri sahiplenen devletler ortaya çıkmıştır. Bazıları bu işi becerememiş, hatalar yapmış ve yıkılmıştır. Bazıları ise her türlü zorluklara rağmen hala hayatına devam etmektedir. Özellikle son yıllarda kapitalizmin krizlere neden olması tekrardan Marx’ı ve düşüncelerini sorgulamamıza neden oluyor. Hatta Latin Amerika ülkelerinde bu görüşlere sahip insanlar son yıllarda hükümetin başına geliyor. Belki de teorilerde varsayılan binlerce yıla gerek kalmadan kapitalizmin krizleri yüzünden belki de bu teorinin zamanı daha önceye gelebilir. O zamanlar gelmeden bu iki ideolojiyi tanımış olduk bu sayede.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder