28 Temmuz 2011 Perşembe

behice hanım ve nöronlarım

sabahın köründe ücretsiz servisle gittiğim kipadan aldığım 9.90'lık everest klavye sayesinde hem ekran klavyesinden kurtulmuş hem de yazma aşkıyla dolmuştum.
böyle bir şeyi sekizinci sınıftan beri hissetmediğimi düşünürken dur ulan bizim bi blog vardı düşüncesi kafatasımın boş odalarında yankılandı. lakin yan masada oturan sakallı amcanın işverenine ettiği küfürlere gülerek kendimi unutmam çok da uzun sürmedi.
eve geldiğim an tam da işte şimdi oldu yazdıkça yazarım beni kimse tutamaz dedim. fakat evin en serin lokasyonunu nokta atışıyla bulan ananemin hol'de annemle ettiği muhabbetlere kulak misafiri olmam, yeniden tüm yaratıcılığımı öldürmüştü.
behice hanımı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren ananem beni hem çocukluğumu geçirdiğim mahalleden, hem de hiç tanımadığım behice hanımdan ziyadesiyle tiksindirmişti.
kendi kendime bi post gireyim artık ayıb oluyo amınakoyim diyerek nolabilir nolabilir aklımda bişey vardı amk neydi neydi diye iç sesimle yaptığım çığırtkanlıklar yerini ben diyim 5 sen de 15 sn içinde melih gökçek gülümsemesindeki kestirilemeyen ipnelik gibi behice hanımın hayırsız kocasına ettiğim beddualara bırakmıştı..

ananem karpuzdan yedikçe coşuyor, coştukça serinliyor, serinledikçe anlatıyordu. kendi kendime ulan acaba kafka böyle kasvet görmüşmüdür derken fox tv magazin dış sesini duydum. tam daha kötü olamaz diye düşünürken annem de ananeme hiç yapmaması gereken o gaz ikmalini kısık sesli çıkçıkçık'ıyla vermiş bulundu...

tam anlamıyla tükenmiştim. blog'un adınının HERBOKolog olmasından mütevellit ben de siyasetle ilgili girdiler yapmak istemiyor, fakat daha fazla yazmamamın bu yola birlikte çıktığım arkadaşlarıma ayıp olacağından korkuyordum.
gta oyununda olsak şu an silah şifresini yazar annem ananem ve lanet olası behice hanımın kocasını vurur, polis şifresiyle dertlerime son vererek bi sigara yakar,güzide blogumuza sakin kafayla nice yazılar, komikli resimler, düşen kedi-köpek vidyoları koyardım.
karpuzun bitmesiyle rehavet çöken ananemin 15dakikalık sessizliğinden faydalanarak bir hışımla uzunca bir deneme yazdım.

şimdi cuma mesaisini tamamlamış memur ferahlığıyla balkondaki yatağıma yatabilir, kendimi filitreli düşüncelere gark edebilirdim..

to be continued!

behice hanımın dramı nasıl son bulacak? kocası tövbe edecek, içkiyi ve kumarı bırakacak mı? karpuzun bitmesini sağlayan dış etmen kim? kedimin yılışıklıkları ve ıslak burnuna karşı bulduğum dahiyane çözümde intihal var mı? hepsi ve daha fazlası haftaya kendi gününde kendi saatinde




not: şu ana kadar arkadaşlarımın girdiği yazılara yakışmayan hareketler peşinde koştuğumun farkındayım fakat blog'un sadece siyasette kalmasını istemedim. en nihayetinde hepimizin söyleyecek çok şeyi var.siyasi yönümü sktretmiş değilim fakat komikli vidyo ve resimler için bizi izlemeye devam edin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder