25 Temmuz 2011 Pazartesi

Zahiri İsyanlar

Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da isyanların yaşandığı ülkeler

Kuzey Afrika ve bir kısım Orta Doğu ülkelerinde yaklaşık 6 ay kadar önce çıkmış, BBC ve CNN International kanallarının adeta bahar müjdesi gibi servis ettiği ayaklanmalar zinciridir. İlk gördüğümüz anda hepimizin iktidara karşıysa tamam halk bağımsızlığını kazanıyor diyerek tebessüm ettiğimiz ve bir miktarda da tatminkarlık hissettiğimiz durumdur. Fakat olayların asıl yüzünün 'sunulduğu' gibi olmadığı iki ülke özelinde ayyuka çıkmıştır. Kimdir bu ülkeler? Neden bu ayaklanma bahsedildiği gibi özgürleşme ayaklanması değildir onca can kaybına rağmen?
Bu ülkeler ayaklanmanın ilk yaşandığı ülkelerden biri olan Mısır ve kanserli bir hücreye dönen Libya'dır.
Libya'ya yapılan müdahalede A.B.D ve Nato birlikte hareket etmiştir. Deklare ettikleri amaç; isyan eden halkın yanında yer alıp rezil seks düşkünü sadist diktatör Muammar Gaddafi'yi yerinden etmek. Böylelikle Libya'da demokrasi çağını başlatmak. Tabii silahlı müdahalelerin yanında başka yaptırımlarla da Gaddafi'yi köşeye sıkıştırmak amaçlanmıştır. Bunların en önemlileri; offshore bankacılıkla aklanan paraların yasallaştırıldığı 2. durak olan İsviçre'deki Gaddafi hesaplarının dondurulması ve yakalanma talebi çıkarılmasıdır. Bu noktada hayli ilginç bir ironi dikkat çekmektedir. Bu ironi dünyanın dört bir yanında terörist hareketlere; aklanan paralarla verilen desteğin yanında bizzat kurdukları, başına 2 mayıs tarihinde öldürdükleri Usame Bin Ladin'i geçirdikleri el-Kaide de dahil olmak üzere A.B.D ve bir kısım Avrupa ülkelerinin verdiği destektir. Bir yanda kalkıp diyeceksiniz ki biz Libya'daki masum halkın sesine kulak veriyoruz ve onlara yardım elimizi uzatıyoruz diğer yanda ise aynı masumluktaki insan kitlelerini hedef alan teröre tam destek verip bir de bu mecradan kar elde edeceksiniz. BBC ve CNN International kanallarının desteğiylede bunu cici bir şekilde yutturacaksınız. Bu esnada her zamanki beceriksizliği ve kayıtsızlığıyla halkı kışkırtıp örgütlemeye çalışırken yakalanan MI6 ve CIA ajanlarınıda akıldan çıkarmamakta fayda var.

Mısır'daki durumsa; devrilen Hüsnü Mübarek'in ardından ülke yönetimine ordunun başındaki Muhammed Hüseyin Tantavi'nin gelmiş olmasıdır her ne kadar geçici süreylede olsa. Aynı antidemokratik rejim sürmektedir. Kaldı ki Mübarek devrildikten sonra çıkan hıristiyan katliamları önü alınamaz bir noktaya gelmiştir. Tarih sürecinde hiç bir yozlaşmamış yahut güdümlü olmayan devrim arayışı zulüm uygulamamıştır. Sebebiyse devrim ayaklanmalarının parolaları olan; herkes için eşitlik, herkes için adalet, herkes için barıştır. Mısır'da yaşanan zulümse belli kanallar tarafından lanse edilen devrim arayışına temelden aykırıdır.

Bu noktada Irak özeline değinmek farklı bir bakış açısını açabilir. Amerika'nın bu coğrafyaya ilk müdahalesi(Dünya Savaşları dışında) 1953 yılına denk gelmektedir. Halkın büyük bir desteğiyle devletin başına gelen ve ilk iş olarak Irak petrollerini millileştiren Muhammed Musaddık'ı devirmek ilk vukuat olarak tarihe geçmiştir. Bu işi ise 26. A.B.D başkanı Theodore Roosevelt'in torunu Kermit Roosevelt üstlenmiştir. Halkın arasına girip onları yavaş yavaş kışkırtmış ve ayaklanma çıkarmıştır. Bu sayede reformist Muhammed Musaddık devrilmiş ve yerine petrolü tekrar A.B.D güdümüne sokan Şah Rıza Muhammed Pehlevi getirilmiştir. Bu darbeyi 4 ağustos 2009 tarihinde mevcut A.B.D başkanı Barack Obama itiraf etmiştir. Ancak bu şekilde müdahalelerde yakalanma riski büyük bir infiale sebebiyet vereceği için sistem değiştirilerek ekonomik tetikçi devrine geçilmiştir. Ekonomik tetikçiler, özel araştırma şirketlerine danışmanlıkta bulunan şahıslardır. Bu danışmanlar mühendislik ve enerji şirketlerinin gelişmemiş ülkelerdeki yatırımlarına öncülük eder. Devlet başkan ve güruhuna şişirilmiş gelişme oranları öngörerek bu ülkeleri borçlandırır. Devlet başkanlarını seks, rüşvet ve itibarla yozlaştırarak istedikleri BM oyunu, petrol ve su rezervlerini kullanır.

Sonuç itibariyle rejim değiştirmeyen bu zahiri isyanlar güdümlü ve planlı bir şekilde yürürlüğe konulmuş bahsi geçen coğrafyada kontrol ve sömürge pekiştirilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder