24 Ağustos 2011 Çarşamba

CHP: Sol Gösterip Sağ Vuruyor


Sosyalist Enternasyonal’e girebilmiş Türkiye’nin tek partisidir CHP. Kendini sürekli solun adresi olarak görmüştür yıllarca da. Ancak solla bugüne kadar hiç alakası olmamış bir partidir de CHP. Ne 68 hareketinde ne de 78 hareketinde CHP olmamıştır. Sadece Deniz Gezmişlerin asılmaması için İsmet İnönü çaba harcamıştır. Onun bu çabası ülkenin böyle bir utanç yaşamaması içindir ama başarılı olamamıştır. CHP’nin Kürt sorununa bakış açısı, neo-liberal politikaları desteklemesi, felaket düzeydeki çevre politikasında soldan hiç eser yoktur. Belki Ecevit döneminde, solla yakınlaşmasını ve Ecevit’in İnönü’yü devirmesiyle bir gençlik ateşini yakmasını sola yönelme olarak sayabilirsiniz, ortanın solu kavramı olarak da kimi uzmanlar tarafından dillendirilmiştir.

Burada size birkaç isim vermek istiyorum, görüşümü sağlamlaştırmak için. İlhan Kesici, Lütfullah Kayalar, Canan Arıtman, Safter Edip Gaydalı, Turhan Tayan, Aydın Ayaydın, Aytun Çıray, Salih Sümer, Sinan Aygün, Mehmet Haberal. Bu isimlerin hepsi de CHP’de son iki seçimde aday olmuş milletvekili adaylarının isimleri. Çoğu da zaten milletvekili olarak seçilmişlerdir. Ancak bize sol olduğunu söyleyen CHP her nedense DYP-ANAP-MHP içinde siyaset yapmış insanları solun umudu olarak önümüze sürmüştür. “Cumhurbaşkanının annesi Ermeni’dir.” diyen bir Canan Arıtman’dan ne bekleyebilirsiniz ki sol adına? Ya da “Hepimiz Hrant değiliz, benim adım Sinan Aygün, biz Hrant değiliz.” diyen ve odasının duvarına TCK’nin 301. maddesini astığını açıklayan Sinan Aygün’ün sol bir partide ne işi vardır? Neşe Erdilek eşi olan sosyalist Necdet Bulut’un ölümünden sorumlu tuttuğu ve mahkemelik olduğu Mehmet Haberal, 12 Eylül öncesinden beri sağ kanatta yer almamış mıdır? Hadi bunları bir kenara bırakalım, koskoca CHP neden gidip Süleyman Demirel’in kendilerine akıl hocası olmasını istiyor? Fikri Sağlar gibi CHP’ye hizmet etmekten başka bir iş yapmamış sol bir politikacının Deniz Baykal döneminde tasfiye edilmesinden sonra yeni CHP, partiye tekrar davet etmiştir ancak başvurusunu yapan Fikri Sağlar, partinin içindeki sağcıların büyük itirazıyla davet edildiği partiye geri girememiştir. Yıllardır Alevilerin partisi olarak görülen, Alevi haklarını sanki savunuyormuşçasına oy bekleyen CHP’de Alevi kanaat önderleri var mıdır? Kemal Kılıçdaroğlu’na meydanlardan “Aman ha, sakın ha! Alevidir, oy vermeyin.” diyen başbakana neden sesini çıkaramamıştır? Alevi olarak bir başka milletvekili ise, türkücü Sebahat Akkiraz’dır. Ancak televizyon programlarında bu kişiyi dinlediyseniz, siyasetten ne kadar uzak olduğunu anlayabilirsiniz. Peki, hiç mi Alevi aday yoktu? Sol siyasetin içinde yer alan ve Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı da olan Ali Balkız, başkanlığı bırakıp aday adayı olmasına rağmen her nedense seçilememiştir. 14 tane sağ siyasetten gelmiş aday adayı milletvekili olabilmişken sol siyasetten sadece DİSK eski başkanı Süleyman Çelebi ve İHD’nin eski avukatlarından Sezgin Tanrıkulu milletvekili olabilmiştir.

Bir de İzmir konusuna da arada açıklık getirmek gerekiyor sanırım CHP’nin ne kadar sağa yakın olduğunu belirtmek için. Solun kalesi olan İzmir aslında DYP-ANAP ekseninin yani sağın kalesi olmuştur. Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra bir DSP’ye kayış olsa da özellikle AKP’nin güç kazanmasından sonra ve aynı zamanda DYP-ANAP’ın büyük bir kan kaybı yaşamasından sonra, İzmir’deki maddi durumu iyi olan sağ görüşlü seçmenler “şeriat ve din korkusu” nedeniyle CHP’ye kaymış ve sanki İzmir sola kaymış gibi görünmüştür. Ancak şu son seçimlere baktığımızda AKP’nin oyunun artmasının sebebi yoksul kesimde çalışması ve artık şeriat ve din korkusunun ortadan kalkmasıdır. Bu da AKP’nin bugün daha çok azimle çalışmasını sağlamakla beraber, CHP’nin kendi içerisindeki karışıklıklar yüzünden İzmir’i kaybetmesine neden olabilir.

Aslında burada bir de Deniz Baykal dönemini hafifçe ele almak gerekiyor. Yıllarca “Deniz Baykal yüzünden CHP oyunu arttıramıyor.” denmesine rağmen bir kısmı doğru olmakla beraber asıl solun oyunu vermemesinin sebebi CHP’nin içindeki sağcı adaylar ve sağ politikalardır. O zaman sola kör olan CHP, bugün ise büyük bir korku içerisindedir. Yeni CHP’nin yaptığı bazı projeleri –mesela kadın konusunda ve gençlik konusunda– göz ardı edemeyiz ve bir sola yöneliş olarak görebiliriz. Ancak özellikle bazı konularda –mesela Kürt konusunda– CHP’nin sadece “biz olsak, böyle bir sorun olmazdı” söylem mantığının arkasında çokbilmişliği değil, AKP’nin bu kadar güçlü olduğu bir ortamda politikaların ters etki yaratmasından korkulmasıdır. Aynı zamanda CHP içindeki o büyük sağcı güç de bu açıklamaların yapılamamasına neden olmaktadır. Bugüne kadar siyasi körlük yüzünden sağa yönelmiş ve sağın oylarıyla iktidar olacağını düşünen CHP, son seçimde ise bu büyük korkuyla yine sağ adaylara yönelmiştir. Bu seçimler aynı zamanda gösteriyor ki, CHP en doygun oy oranına ulaşmıştır. Bunun üstüne koyabilecekleri bu korkuyla ancak % 3 civarında olabilecekken, eğer sol kesimdeki seçmenleri de yenilenmiş, korkusuz politikalarıyla kazanabilirse işte o zaman AKP’yle yarışır bir hala gelebilecektir. Yoksa bu korkuyla CHP çok daha bize sol gösterip, sağ vurmaya devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder