17 Ağustos 2011 Çarşamba

Muhaliflerin Başına Gelebileceklere Dair Uyarılar


Hopa'daki olaylardan bir görünüm.
Geçen gün bir sosyalist partinin broşürünü evimin kapısının önünde buldum. Herhalde zili çalıp, kapıyı açacak kimse evde olmayınca broşürü kapının tokmağına sıkıştırmışlardı. Broşür son Hopa olaylarıyla ilgiliydi, bu olaylarda tutuklananların son durumunu aktarıyordu. Öncelikle Hopa olayları neydi bir ona bakalım. Hopa’da miting yapmaya giden başbakanı ve yaptığı siyaseti eleştirmek isteyen muhalifler üç karayolu ötede özellikle HES’lerle ilgili itirazlarını dile getirmişlerdi. Bizim polisimiz de sağ olsun gaz bombasını çok sever eylem olaysız bir şekilde devam ederken gaz bombalarını ortaya bırakmıştı. Sonra daha büyük olaylar gelişti ve bir emekli öğretmen gaz bombası nedeniyle öldü. Arada şunu belirtmek gerekir ki dünya literatürlerinde gaz bombası bir kimyasal silah olarak kabul edilmektedir ancak bizim devletimiz öldürücü etkisi olan bu bombalarla demokratik eylemleri sabote etmektedir. Konumuza dönersek daha sonra eylem başbakanın konvoyuna taşındı. Bazı insanlar polisin tutumuyla provoke olup taşlarla başbakanın konvoyunu taşladı ve bir polis memuru da burada ağır bir biçimde yaralandı. Günlerce yoğun bakımda kaldıktan sonra tekrardan hayata döndü polis memuru.

Parasız eğitim isteyen gençler.
Asıl olaylar da bundan sonra başladı. Hopa’daki eylemde bulunanlar terör örgütü şüphesiyle gözaltına alındı. Aslında olayların olduğu yerde ne terör örgütleri vardı ne de illegal bir oluşum. Yasal partiler, kurumlar ve kuruluşlar başbakanı en doğal haklarıyla protesto ediyordu. Ancak işin garip yanı bu gözaltlarında yaşandı. Terör örgütü olduklarını gösteren deliller; ekmek bıçağı, Halka filmi CD’si ve çizgi filmleri CD’leriydi. Evet, taşlı bir eylem kabul edilemez tabi ki ama sırf muhalif oldukları için de terör örgütü oldukları söylenemez. Delillerin de saçmalığı ortada tabi ki. Sırf Hopa olaylarına bakmamız da bu konuda yanlış. Sosyalist örgüt ve parti yöneticileri Devrimci Karargâh örgütü şüphesiyle gözaltına alındılar tam tamına on bir ay boyunca. Hiçbir delil bulunamayınca geçen günlerde serbest bırakıldılar. Aynı şekilde başbakana mesaj göndermek isteyen iki genç “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız.” afişini bir program esnasında açıp yine ne gariptir ki terör örgütü suçundan yargılanıyorlar. Herhalde parasız eğitimi sadece teröristler savunuyor. Daha içeride bu şekilde haksızca yatan insanlar varken ekmek bıçağının ve yasal film CD’lerinin bulunması terörize bir durum teşkil etmiyor herhâlde. Apaçık ortada olan şey muhaliflerin susturulmaya çalışıldığıdır. Bu yazıdaki durumlarla ilgili sesini açıkça belli eden tüm muhaliflere bazı uyarılarda bulunmak istiyorum. Evinizde sizi terör örgütü suçundan tutuklatacak her şeyi hemen çöpe atın. Hemen sakın illegal belgelerden veya teçhizattan bahsetmiyorum. Evinizdeki yasal film CD’leri veya bakanlıklarca basılması onaylanmış kitaplar ve dergiler de olabilir. Mutfak işleriyle uğraşıyorsanız yeni aldığınız bıçak takımı hatta meyve bıçakları, çatallar veya da toplu iğnelerin bulunduğu bir kutu. Neyse zaten anlayan anlamıştır ne demek istediğimi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder