10 Ağustos 2011 Çarşamba

CHP Neden Her Seçimde Başarısız Oluyor?

Cumhuriyet tarzı yönetimden memnun olan herkesin eskiden kalma ya da kurucusuna olan sevgisinden kalma bir hoş görüsü vardır Cumhuriyet Halk Partisi'ne. Ancak Chp merhum Bülent Ecevit'ten bu yana bir türlü siyaset sahnesinde başarıya ulaşamamıştır. Bunun köklü bir kaç sebebi mevcuttur.

İlk olarak ismi ve de Atatürkçülükle bir o kadar çelişen siyasi tutumudur. Halkçı olması gereken Chp devletçi bir yapıdadır. Bencilce bir tutumla ve dar bir görüşle kendini Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yegane bekçisi sanmaktadır. Bu yüzden her muhafazakar oluşuma şeriatçı her sosyalist oluşuma komünist yaftası yapıştırmaktadır.

Genel başkanları arasında en az okumuş olan Bülent Ecevit'den bu yana Atatürk'ü anlayabilen bir başkan çıkmamıştır. Daima devletçi olmuş, halka rağmen haksızlıkların bir çoğuna devleti korumak amaçlı sessiz kalmıştır. Derin devlet yapılanmalarına, Pkk liderinin teslim alınması gibi olaylarda oldukça pasif ve hatta olumsuz yönde etkisi olmuştur.

Bir diğer hatası ise bunun Deniz Baykal ile daha da yoğunlaştığını düşündüğüm laikçiliktir. Dikkat ederseniz laiklik demedim laikçilik dedim. Bu iki kelime arasında siyahla beyaz kadar fark vardır. Nasıl dini sömüren muhafazakar partiler varsa laikliği sömüren de sözde solcu partiler vardır. Neden sözde dedim? Sebebi şudur; sol oluşumların hemen hepsine yaklaşık 50 senedir tezat davranmaktadır.

Diğer hatasına gelince, darbelere göğüs germemesidir. Bunun iki sebebinden biri bahsettiğim devletçilik diğeriyse aman partiye bir şey olmasın görüşü. Atatürk'e bağlılık bir Türkiye vatandaşı için çok güzel bir olgudur fakat Atatürk üzerinden bir muhafazakarlığa gitmek yaklaşık 40 senelik bir başarısızlık ve de Atatürk'ten soğutmayı getirir. Bahsettiğimiz partinin kuruluş amacı devleti idare etmek halkın yanında olmak ve çok partili döneme geçiştir. Atatürk bu partiyi miras bırakırken bir misyonda bırakmıştır, bu misyon uğruna halkın yanında olmak gerekiyorsa, statükoyu bırakıp halkın yanında olmak gerekir.

Son hatası ise Atatürk dayatmasıdır. Her muhafazakar olguya şeriatçı demek, cumhuriyet elden gidiyor demek. Atatürk şöyle böyle yaptı bizde aynısını yapıcaz demek, kitlelerde bir antipati ve infial yaratmaktadır. Sebebi çok basittir, Atatürk zamanın şartlarında ve iç tehlikelere rağmen bir devlet kurmuş ve bunu bu halkın iyiliği için bazı uygulamalarla korumuştur. Eğer ki siz 1930 model uygulamaları değişen skalalarla düzeltmeden aynen uygulamaya kalkarsanız, halkın büyük tepkisiyle karşılaşırsınız. Bununla beraber Atatürk, cumhuriyetin başına tehlike olmasın diye yaptığı hanedan üyesi uzaklaştırmalarını alıp da tarihimizi cumhuriyetten ibaretmiş gibi gösterirseniz yine Atatürk'ü kötü gösterir ona zarar verirsiniz.

İsmet İnönü döneminde yaşanan bazı olumsuzluklara değinmiyorum. Kanımca haklı bir sebebim vardır. O da ülkenin omuzlarına yüklenen bir mirastır. Osmanlı Devleti'nden kalan borç. İsmet İnönü bunu ödeyip bitirmiş. Buz gibi kapitalist Adnan Menderes'e borçsuz bir Türkiye bırakmıştır. Netice ise malum.

Sonuca gelirsek; henüz mensup oldukları partinin sembolü olan 6 oku anlamayıp, Atatürk'ü içine sindirememiş, devletçiliğin yanında halkçı olamamış yani statükocu olmuş, laik değil laikçi olmuş, darbelere ve haksızlıklara sessiz kalmış, her muhafazakara şeriatçı demiş bir 30 senelik geçmişi bulunmaktadır Chp'nin. Bunu düzeltmek için Kemal Kılıçdaroğlu'nun epey bir çabası olmuştur. Fakat bu da yeterli gelmemiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder