24 Ağustos 2011 Çarşamba

Manşetlerin Ardında Kalanlar: Nükleer Santraller


Çernobil faciası sonrası.

Ülkemizde nükleer santral yapılmasının planlanması aslında son birkaç yıldır başlamış gibi görünse de yaklaşık 30 yıla yayılmış bir plan mevcut. Aslında çok büyük enerjiyi sağladığı için, bizim de enerji açığımız olduğu için kendimizi dışarıya bağlamak yerine nükleer santral kurmak çok mantıklıca gelebiliyor insanlara ve politikacılara. Ancak nükleer atıkların bizi yüzbinlerce yıl boyunca tehdit edeceğini de hesaba katmak gerekiyor. Çernobil ve Fukuşima santrallerindeki sızıntıların o ülke ekonomisine yaptığı da cabası. Hala o santrallerin yüz kilometrelerce uzağında bir yaşam belirtisi ve yerleşim merkezi bulunmuyor. Hala o ülkelerde ve çevre ülkelerde yaşayan insanlar kanser tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Zaten ülkemizin özel konumu sayesinde güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji sistemleri ülkemiz için oldukça rağbet edilmesi gereken enerjidir. Hem çevreye zarar vermezken, verimi yüksek ve maliyeti ucuzdur. Yapımı da nükleer santrallere göre daha kolaydır. ABD’de yaşanan 5,9 şiddetindeki depremden sonra da North Anna nükleer santralinde sorunlar meydana gelmiştir. Aslında burada bahsedilmesi gereken bir başka nokta daha var. Bizim nükleer planlarımız yaklaşık 30 yıl öncesine dayandığı için planladığımız yerlerden günümüzdeki araştırmalara baktığımızda fay hattı geçmektedir. Ancak bu durum bile umursanmaz hale getirilmiş, uluslararası şirketlere fay hattı üzerindeki araziler peşkeş çekilmeye başlanmıştır. Ülkemizdeki deprem sıklığını da göz önüne alırsak, nasıl büyük bir sorunun bizi beklediği aşikârdır. Ayrıca dünyanın gelişmiş ülkeleri de bu santrallerden vazgeçmiştir veya vazgeçmeyi planlamaktadır. İtalya, Avusturya, Danimarka nükleer santrallerini devre dışı bırakmışken; Almanya, Japonya, Rusya da yeni planlamalarıyla devre dışı bırakmaya hazırlanmaktadır. Özellikle Fransa gibi enerjinin % 80’ine yakınını bu santrallerden sağlayan devletlerin hemen bir çırpıda bu enerjiden vazgeçmesi mümkün değildir. Ancak dediğim gibi ülkemizin özel konumu bizi çok farklı, temiz, bol enerjili sistemleri kullanmaya teşvik etmelidir.
Çernobil'den bir görüntü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder