23 Ekim 2011 Pazar

Yamyamlaşmak

Geçenlerde Habertürk sürmanşetten bir kadının cansız ve sırtından bıçaklanmış bedenini verdiğinde, büyük bir tepki toplamıştı diğer medya kuruluşlarından ve habercilerden-yazarlardan. Ancak gelin görün ki, Muhammer Kaddafi'nin halk tarafından linç edilerek öldürüldüğü görüntüleri ve resimleri o medya kuruluşları büyük bir mutlulukla sansürlemeden, yaş sınırı gözetmeden yayınladılar. Libya'daki yamyamlaşmış halkın yaptıklarını, bizim medya kuruluşlarımız da aynı yamyamlılıkla sundular bize. Belki de bu yok oluşun büyük kapitalist devletler tarafından (özellikle Fransa, İngiltere ve İtalya) yönetildiğini düşünürsek, kapitalizme ses çıkarmayan ödleklerin veya çıkarcıların, sesini duyamamış olmamız çok normal bir durum. Zaten Libya'ya demokrasi değil, yeni gelen konseyle bu kapitalist devletlerin sömürmesinin gelmesi de ayrı bir konu.


Bir diğer duruma gelirsek eğer, ülkemizde maalesef son günlerde savaş ortamı gittikçe çıkılmaz bir hal alıyor. Artık ne demokrasi, ne anayasa, ne eşitlik kaldı elimizde. Uzun uzuna anlatmadan kısaca değerlendirme yaparsak; Diyarbakır Cezaevi'nde insanların makatlarına ve ağızlarına sokulan coplardan, taşmış kanalizasyonun üstünde süründürülen insanlardan, çıplak şekilde soğuk suya ve işkenceye maruz kalanlardan, tacize uğradan erkeklerden veya kadınlardan sonra bu sorun büyük bir hal aldı aslında. Ve aslında bu sorun burada başladı. Sonra köyler boşaltıldı, insanlar köylerine dönmesin diye o köyler yakıldı. İnsanlar yoksullaştırıldı, göçer hale yani mevsimlik işçi haline getirildi. Kürt demek ve Kürtçe dili yasaklandı. Kürt aydınları öldürüldü, köyler basıldı kadın, çocuk demeden sırf Kürt oldukları için öldürüldü. Kürtçe albüm yapmak isteyen Ahmet Kaya'ya çatallar fırlatıldı. Ovada siyaset yapanlar tutuklandı, hapsedildi. İşte bu olaylar yüzünden bu savaş başladı ve devam ediyor. Şimdiye gelirsek, devletin yaptığı hatalardan bahsetmişken bir de PKK'nın hatalarından bahsetmek gerekiyor kısaca sanırım. Evet, öldürülen her PKK'lı, Kürt halkının özbeöz evladıdır ancak öldürülen her asker de Türk halkının özbeöz evladıdır. PKK'nın yanlış yaptığı nokta işte tam da bu. Devletten öç alma niyeti veya demokrasiye ulaşma isteği artık özellikle bu yüzyılda silahla, savaşla yürümez. Askerin ölmesi devleti zor durumda bırakmaz aksine kan isteyen kan emicilerini çoğaltır. Devlet vatan sağolsun der, şehit ailesinin kesilmiş elektriğini açar, birkaç gün bu konuyu konuşur sonra unutturur. Geriye ağlayan anneler-babalar kalır.


İşte tam da bu noktada, 24 askerin ölmesinin ardından çok büyük bir üzüntü yaşıyorum ve kahroluyorum ancak içimizdeki yamyamlar da kan istiyor ve o kan durmadan akmaya başladı. Bilmem kaç PKK'lının ölmesi, o kanı emmek birilerine rahatlama hissi veriyor, bu bir gerçek ancak daha sonrasında ne olacağını düşünüyorsunuz? Her şey çözülmüş mü oluyor? Biz barış yapmazsak, bugün ETA'nın silah bırakmasındaki en büyük neden olan yeni demokratik anayasayı, özerkliği, dil hakkını, siyaset hakkını, alternatifleşmeyi sağlayamazsak nasıl ETA gibi bir hareketi PKK'dan bekleyebiliriz ki? Kürtler Türklerden kan istedikçe, Türkler Kürtlerden kan istedikçe neyi nasıl ve ne şekilde düzeltebiliriz? Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı bizimle birlikte savaşan, Güneydoğu'nun Türkiye'ye bağlanması için savaşan, Fransızları yenen ve yeni Türkiye'de yer alan bir halka özerklik vermek o kadar kötü bir durum teşkil etmemeli. 


Aynı şekilde şu anda Van'da yaşanan büyük felakete karşın, "oh iyi oldu" diye tavır koyan, bundan mutluluk duyan, sevinç naraları atan yamyamlar da mevcut aramızda. Size iki durum sunmak istiyorum tam da bu noktada. Eğer bir Allah inancı varsa içinizde, "Hepimiz Havva'nın ve Adem'in güzel evlatlarıyız." Eğer bir inancınız yoksa ve hepimizin maymundan geldiğini düşünüyorsanız; maymunları şempanze, orangutan, makak diye ayırmak ne kadar saçmaysa, siz de insanları lütfen kökenlerine göre ayırmayın.


İnsan dediğimiz canlıyı hayvanlardan ayıran tek şey, düşünebilmesidir, medenileşebilmesidir. Ama bizler kökenimiz ne olursa olsun yamyamlaşırsak eğer, kan emmek istersek, diğer hayvanlardan hiçbir farkımız kalmaz. İnsanca yaşabilmek için, barışın beyaz bayrağını herkesin salladığı bir dünyayı görmek için hayvanca güdülerimizi bir kenara bırakmak ve düşünmeye başlamak gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder