9 Ekim 2011 Pazar

13 Yaşındaki Kızın Tecavüz Davasına Dair

Başlıktan da belli olacağı gibi konuya direkt girmeyi, lafı dallandırıp budaklandırmamayı tercih ettim. Zaten böyle bir konuda ne kadar lafı budaklandırabilirsiniz ki? Mardin 2002 yılında 28 kişinin içinde bulunduğu tecavüz ve cinsel istismar davasıyla çalkalandı. İçinde asker ve devlet memurlarının da bulunduğu 28 kişiden bahsediyoruz burada. Dava 7 yıl sürdükten sonra bu 28 kişi birazdan söyleyeceğim nedenden dolayı en alt sınırdan ceza aldılar. Şimdi bu mağdur kızın avukatları davayı Yargıtay'a taşıdılar ancak davadan önce görüş açıklayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yerel mahkemenin onayladığı en alt sınırdan cezayı desteklediğini bildirdi. Tabi ki en son karar Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nin. Şimdi o dediğim nedene gelirsek o neden; 13 yaşındaki kızın herşeyin farkında olduğu ve alıkonulmadığı. 13 yaşındaki bir kızı kandırmanın ne kadar kolay olacağını acaba bu büyük yargıçlar fark edemedi mi? Televizyonlarda her gün tecavüzün içinde barındığı dizileri herkes izlerken, bu kızın da başına neler geldiğini bilmesi; tecavüze ve cinsel istismara uğradığı gerçeğini ve o suçun boyutunu nasıl ve ne şekilde etkileyebilir? Televizyonlarda bu kadar 80'lerdeki gibi Yeşilçam Pornografisi tadında diziler gösterilirse; tecavüze uğramanın ve tecavüz etmenin sonunun mutlu dizilerdeki gibi biteceğini düşünenlerin, bu duruma özenmesini sağlamaz mı?

Tamam, biraz da sanat anlayışı içerisinde bakıyorum duruma ve halkın böyle filmlere ve dizilere reyting verdiği gerçeğini de görüyorum. Tabi ki sanatın içerisinde tecavüz, cinsellik de olacaktır ve olmalıdır. Ancak bu konuda aksak demeyeceğim tamamen yatalak, ölümcül hastalığına tutulmuş bir hukuk sistemimiz var. Mesela bir kadın işinden döndükten sonra, evinde yemek hazırlarken kocasının eve gelip, yemek hazırlamadığı için eşini öldürmesi olayında nasıl bir tahrik olabilir ki? Öldüren kocaya eşi yemek hazırlamadığı için ağır tahrikten dolayı en alt cezadan ceza verdi, bizim hukuk sistemimiz. Özellikle tecavüz, taciz, cinsel istismar veya kadın şiddeti davalarında her nedense hemen hemen her davada en alt sınırdan ceza veriliyor. Yemek hazırlayamamak, eşinden ayrılmayı istemek ağır tahrik sayılıyor. Tecavüze uğrayan kadının o andaki psikolojiden dolayı karşı koyamaması ve sesini çıkaramaması bile en alt sınırdan cezaya tekabül ediyor.

Bazı şeyleri değiştirmeye hazır kafayı takmışken, politikacıların bu gerçekle de yüzleşmesi gerekiyor ve kadını "mal" yerine konulmadığını özellikle de erkeklerin göstermesi gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder