4 Eylül 2011 Pazar

Cumartesi Annelerine Selam Olsun


27 Mayıs 1995 belki de Türkiye için bir milattı. Bir iç savaşın, devletin kendi çocuklarını öldürmesinin acısı, o acıyı en çok yaşayanların yani annelerin eylemlerinde dillendirilmeye başlanmıştı bu tarihte. Bir çoğu gözaltına alınmış veya nerede olduğu belli olmayan çocuklarını, akrabalarını, eşlerini aramaya koyuldu anneler. Hepsinin de ortak noktası politik bir tavrının olmasıydı. Deniz Gezmişlerin, Sinan Cemgillerin, Ulaş Bardakçıların, Mahir Çayanların, Erdal Erenlerin yolundan geçen kişilerdi onlar. Aileleri bir korku içindeydiler, nerede ve nasıl olduklarına dair. Çoğu yakınlarını kimsesiz mezarlarının içinde buldu, öfkelendi toplananlar ve her geçen gün kalabalık sayısı arttı.  Her hafta cumartesi günleri Galatasaray Meydanı'nda bazen sessizce bazen de inleterek meydanı oturdular. Adlarını da cumartesi gününden aldılar. Cumartesi Anneleri'ydiler artık onlar. Arjantin'deki akranları gibi bir askeri cuntanın veya faşist bir hükümetin ortadan yok ettiği çocuklarını aradılar durdular. Arjantin'dekiler gibi resmi kurumlarca rahatsız edildiler, yerlerde süründüler, dayak yediler, işkenceye uğradılar. Öfkelendiler bu haksızlığa karşı ama eylem iradelerini kaybetmediler. 4 yıl boyunca meydanda oturmaya devam ettiler ancak 1999'da artan baskılar ve tutuklamalardan sonra 200. haftasında eylemlerini sonlandırdılar. Daha  sonra Ergenekon davasının başlamasıyla tekrar aynı meydana geri döndüler. Tek arzuları çocuklarının akıbetini öğrenebilmek. Bugün hala toplu mezarların açılması için mücadele etmeye devam ediyorlar. Haklarında filmler, müzikler, belgeseller yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Toplu mezarı bilmeyenler için açmak gerekirse insanlar devlet gibi düşünmedikleri için katledildiler ve yeri belli olmayan mezarlara gömüldüler. Yeri belli olmayandan kasıt yani plansız programsız dağın başında, ilk boş görülen yere gömüldüler. Tek suçları farklı düşünmeleriydi ve aileleri çoğunun akıbetini veya mezarını bilmiyor.


Belki onları ilk kabul eden Başbakan Erdoğan olsa da, Berfo Ananın 30 yıldır aradığı oğlu Emir'in akıbetini araştıracağını söylese de daha belli değil Emir'inin sonunun ne olduğu. Kars'ta tutuklandığından sonrası büyük bir karanlık. Her ne kadar Erdoğan kendi döneminde kayıp olan bir kişinin olduğunu söylese de aslında bu sayı binlercedir. Çoğu da Doğu Anadolu'da ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan halkların çocuklarıdır. Çoğunun asker tarafından tutuklandığı bilinse de Genelkurmay'ın arşivlerini açmaması ve bazı şeyleri açıklamaması çok manidardır.Ölümlerini bir kenara bırakın cesetlerinin veya mezarlarının ailelerce bilinmemesi çok büyük ayıptır. Bugün Kürt sorunu, Alevi sorunu bitsin diye bağırırken bu uğurda politikleşmiş sosyalistlerin, Türklerin ve Kürtlerin akıbetinin açıkça devlet tarafından söylenmesi gerekmiyor mu? Bu halkların öfkesini dindirmesi gereken en başta devlet değil midir? Bunlar hep cevaplarını bekleyen sorular ancak hala 33 Kürdü kurşuna dizen Mustafa Muğlalı isminin kışladan kalkmaması dahi bu öfkeyi artırmakta, barışın devlet tarafından istenmediğini belli etmektedir.  Zaten devletin asıl konusu ne bu ülkeninin çocuklarının akıbetini açıklamak ne de bu ülkenin çocuklarının ölmemesi değildir. Bugün devletimiz kendine Yeni Ortadoğu'da üstün bir yer aramaktadır. Kürt sorununu da bu konuda kendi emperyalist düşünceleri için kullanmaktadır. Libya'daki bir özgürleşme hareketi değildir, ABD eliyle veya NATO eliyle özgürlük hiçbir ülkeye gelmemiştir ancak bu emperyalist uğurlarda özgürlük kelimesi sadece kullanılmıştır. Bu da demektir ki hiçbir suçu olmayan Türklerin ve Kürtlerin ölümü devam edecektir. Bunu engellemek için, hiçbir çocuğun kendi çocukları gibi bir son yaşaması için çalışan Cumartesi Annelerine buradan bir selam olsun. Elbet Arjantin'deki annelerin kazandığı zaferler burada da olacaktır ve 336 haftadır eylemlerini sürdüren annelerin olacaktır bu sefer. Eğer bir cumartesi günü yolunuz İstanbul'a ve Galatasaray Meydanı'na düşerse saat 12 civarlarında siz de bu onurlu direnişe katılmayı ihmal etmeyin. Baskılara, işkencelere, tutuklanmalara rağmen onurlu direnişte bulunan onurlu insanların yanında olun.

Not: Cumartesi Anneleri'ne ithafen Bandista'nın Benim Annem Cumartesi'ni dileyebilirsiniz: http://fizy.com/tr#s/19jcs0


Ya da Sezen Aksu'nun Cumartesi Türküsü'nü dinleyebilirsiniz: http://fizy.com/tr#s/1bnp4i

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder